HAYALLERİMİZ KADAR GÜÇLÜYÜZ
“Sen neye hazırsan, o da senin için hazırdır.”
Marc Victor Hansen
Her insanın yapabilecekleri kapasitesi ile orantılıdır. Kapasitemiz ile ne büyüklükte işler başarabileceğimizin sınırını da hayallerimiz belirler. Aynı kapasite, imkan ve zekaya sahip kişilerin birbirinden çok farklı işler başarabilmelerini, çevre şartları, fırsatlar ile açıklayamayız. Aradaki farkı hayallerimizin büyüklüğü tayin eder. Biz ancak hayallerimiz kadar büyüğüz… Neyi gerçekleştirmeyi hayal ediyor isek ancak o kadar büyüklükte işler başarırız.
Sobacılık yapan birisinin hayali dedesinin de, babasının da yaptığı sobacılığı sürdürmek ise bu kişinin önüne bütün imkanları sunsanız bile soba fabrikası kurmak, işleri daha da büyütmek gibi bir kaygı ve düşünce taşımayacaktır. Bu kişinin bu yönde bir gayreti olmayacaktır. Kış yaklaşmakta iken geçen yıl aynı dönemde ne kadar soba satmışsa bu dönemde de o kadar satmayı hayal eder ve üç aşağı beş yukarı bu hayali kadar satabilecektir… Hayallerimizin büyüklüğü kadar işler başarabiliriz. Hiç kimse hayallerinden daha büyük şeyler başaramamıştır. Böyle bir başarıya sadece tesadüfen ulaşılabilir ki bu da bir laboratuar ortamında tesadüfen cep telefonu icat etmeye benzer. Cep telefonu yapmayı birileri önce hayal ettiler ve hayallerini gerçekleştirmek için gereken çalışmayı yaptılar ve başardılar… Araba, televizyon, bilgisayar vb. her şey önce hayal edildi ve bu hayallerin adım adım gerçekleştirilmesiyle ortaya çıktılar…
Bir insan bazı bilgilere sahip olabilir ama hayalleri yoksa bu bilgileriyle hangi hayallerin gerçekleştirilebileceğine dair düşünce içerisinde değilse bu bilgilere sahip olmanın bir anlamı olmayacaktır. Ne yapacağını bilmeyen, hayalleri olmayan birisine çok büyük miktarda para verseniz bu parayla neler yapacağını tahmin etmek hiç de güç olmayacaktır! Einstein’ın dediği gibi “Hayâl kurmak bilgiden önemlidir. ”
Biz neyin hayalini kurarsak ona layık olduğumuzu, o kadar büyük ya da küçük şeyleri hak ettiğimizi düşünürüz. Hayatımızda büyük şeylerin gerçekleşmesini istiyor isek, önce büyük düşünüp hayatımızda bu hayalin yeşermesi için uygun zemini oluşturmamız gerekir. Hayallerimiz bir şeyler ekip biçeceğimiz tarlamızdır. Bu tarlanın ne kadar büyük olacağı, bu tarlada neler yetiştireceğimiz ile ilgili olarak bizi kimse sınırlayamaz. Bize her türlü engeli koyabilirler ama hayallerimize asla…
Hayallerimizi kısıtlamamıza neden olabilecek engeller, Orville ve Wilbur Wright kardeşlerin önünde de vardı. Ama Wright kardeşler bir bisiklet atölyesine sahip iken uçmayı hayal ettiler. İlk planörlerini yaptıklarında havada sadece 10 saniye kalabildiler. Gece gündüz çalışarak hafif bir motor yapmayı başardılar ve 17 Aralık 1903 tarihinde ilk motorlu araçlarıyla havalanmayı başardılar. Bugün ilk uçaktan bu yana çok büyük mesafeler elde edilmiş ise bu bir çok insanın hayal kurması ve bu hayallerin gerçek olması için çaba harcamaları ile sağlamıştır.
Wright kardeşleri dönemindeki diğer bisiklet atölyesi sahiplerinden ayıran en önemli özellik onların hayallerinin olması idi… Onlarında hayalleri olmasaydı iyi bir bisiklet tamircisi olarak hayatlarını sıradan kişiler olarak sonlandıracaklardı. Hayal kurmak sıradanlığı reddetmek, mantık ve akıl sınırlarını zorlamaktır. Hayaller akılla, mantıkla her zaman izah edilemeyebilir. Mantık ve akıl hayal ettiğimiz şeyleri gerçekleştirmek için kullanabileceğimiz bir araçtırlar. Bu araçların daha çoğuna bizden fazla sahip olanlar olabilir ama, bu araçlar ne için ve nerede kullanıldığına göre işe yarayacaktır. Sadece mantık, akıl ve zeka tek başına bundan sonraki buluşların gerçekleştirilmesine yetmeyecektir, bundan evvelde yetmediği gibi…
Öğretmen, öğrencilerinden büyüdükleri zaman ne yapmak istedikleri konusunda bir kompozisyon yazmalarını ister.
Seyis çocuğu, bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazar. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlatarak 200 dönümlük çiftliğin krokisini çizer. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterir. Hatta 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekler.
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev tam kalbinin sesidir. İki gün sonra ödevi geri alır. Kâğıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardır.
Çocuk; "Neden "0" aldım?" diye merakla hocasına sorar.
"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayâl. Paran yok, gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok, at çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım, damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkânsız."
"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."
Çocuk evine döner ve uzun uzun düşünür, babasına danışır.
Babası: "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!" der.
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan hocasına geri götürerek,
"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin ben de hayallerimi…" demiş.
Şimdi O öğrenci, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev de şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.
Etrafımıza baktığımızda hayalleri olanlar ile hayalleri olmayanları birbirinden kolayca ayırabiliriz. Çabamız, çalışmamız, ortaya koyduğumuz performans,ancak hayallerimiz kadardır…
Hayallerimiz ile ortaya yeni bir şeyler koyduğumuzda, ilk etapta bizi taklit edenler ortaya çıkıncaya kadar biz o gerçekleştirdiklerimizle önemli bir mesafe almış ve ilk olarak ortaya koyduğumuz o ürün ile birlikte anılır hale geliriz. Bir çok üründe bu buluşu ilk ortaya çıkaran kişilerin ismi ile ürünün özdeşleşmiş olması ve o ürün söz konusu olunca akla ilk olarak o kişinin gelmesi tesadüfi değildir. Mobilya, tıraş bıçağı, televizyon, vb. bir çok sektörde ürün ile belli markalar ve isimler adeta özdeşleşmişlerdir. Genellikle de ürünü ilk olarak ortaya koyanlarda bu durum söz konusudur…
Benjamin Franklin’ in dediği gibi “Siz kafanızı büyük hayallerle doldurmaya bakın. Kafanız sonradan cebinizi parayla dolduracaktır.”
Çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramları kutlu olsun, büyük hayallerini, büyüyünce de sürdürmeleri dileğiyle…
Metin KILIÇ
Uzm.Psikolojik Danışman